Değerli okuyucularım, duyuyorum ki haftalık olarak yayına aldığımız bu yazılarımız oldukça beğeniliyor ve okunuyor. Doğrusu bu benimde yazılarımı oluşturmam için beni fazlasıyla motive ediyor. Öncelikle sizlere teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu hafta köşe yazımda psikoterapinin ne olup ne olmadığı konusu hakkında konuşmak istiyorum. Toplumumuzda ne yazık ki psikoloğa giden delidir ya da psikoloğa gideceğine bana anlat gibi artık komik olarak kabul edebileceğimiz cümleler bulunmaktadır. Fakat bunları söyleyen kişilerin gözden kaçırdığı bir nokta var.
İnsanın nasıl beden sağlığında sorunlar meydana gelebiliyorsa, psikolojik anlamda da sorunlar yaşayabilir ve bunlar pek çok fiziksel rahatsızlıktan çok daha ağır ve sancılı geçebilir. Profesyonel yardım alarak içinde bulunduğunuz durumu bilimsel yöntemlere dayalı şekilde çözüme kavuşturabilirsiniz.
Arkadaşınızdan alacağınız tavsiyeler veya yönlendirmeler olumsuz sonuçlara neden olabilir. Psikologlar problemin altında yatan nedenleri konusunda farkındalık kazanmanıza, ayrıca kişinin kaliteli yaşam sürmesi konusunda, zihinsel süreçler ile ilgili yeterli donanıma sahip oldukları için bireylere bu yöntemler sayesinde yardımcı olurlar. Bir başka konuda benim terapiye gidecek kadar büyük bir sorunum yok cümlesidir. Sadece travmaları ve psikolojik problemleri olan kişiler psikoterapiye gitmezler. Ayrıca herkesin travma olarak olayı algılama şekli farklıdır. Aynı olayı yaşayan iki kişi bu olayları aynı şekilde yorumlamayabilirler.
Uzman psikologlar, falcı yada medyum değillerdir. Danışanları hakkında öngörüde bulunmaz ve yorum yapmazlar. Sizin hayatınızı yönlendiremezler. Psikoterapistler danışanlarını gizlilik ve etik çerçeve içerisinde doğru ve gerçeği bulmaları konusunda farkındalığa ulaştırmak için çabalarlar. Seans içinde konuşulan her şey seans içinde kalır ve ikinci kişilerle paylaşılmaz. Dışarıda terapistinizle karşılaştığınızda terapistin sizi tanımıyor gibi davranması gayet normaldir. Çünkü bu ilişki sadece terapi odası icerisinde olan bir ilişkidir.
Terapi seansları tek seferlik veya sınırsız değildir. Kişinin sorunlarının boyutu ve seyiri farklı olacağından kişinden kişiye değişiklik gösteren bir süreçtir. Bu süreçte seanslar arası duygu durumuzda yaşanabilecek farklılık gayet normaldir.
Bu süreç bazen kaçınılan konular, korkularla yüzleşme, farkına varmadığı anlar, acı ve sancıyı beraberinde getirebilir. Fakat bu süreç kişinin olgunlaşmasını, iyileşmesini ve farkındalığını sağlar. Terapi süreciyle ilgili metafor yapacak olursak, insanlara göre yukarıya doğru giden bir süreç gibi gözükse de terapi süreci dalgalanan bir ruh hali, hüzün, mutluluk, pişmanlık gibi duyguları tanımlayabiliriz.
Terapi odasında danışan ve terapistten başka kimse bulunmamaktadır.Psikoterapi sizlere ne akıl verme, ne rahatlatma ne de terapinin sonunda pamuklar içerisinde odadan çıkma olayı değildir.
Kişinin değişmek için önce bu sorumlulukları üstlenmesi gerekir.
Sizlerde kendini ruhsal anlamda iyi hissetmediğiniz zamanlarda bir uzmandan yardım alabilir ve kendinizi keşfetme yolculuğuna çıkabilirsiniz .
