8 Mart Dünya Kadınlar Günü

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

8 Mart 1857 yılında New York’ta bir tekstil atölyesi çalışanları tarafından, iş yeri koşulları yüzünden çalışanların grev başlatması ile ortaya çıkmıştır. Ancak çıkan kargaşada yangın başlamış ve 129 kadın işçi yanarak can vermiştir.

İşçilerin cenaze törenlerine on binlerce insan katılmıştır. Bu olaydan 50 yıl kadar sonra başka bir tekstil fabrikası daha grev başlatmış ve “Büyük Kadın Yürüyüşü” adıyla bir yürüyüş gerçekleştirilmiş. Sadece çalışma koşulları değil, kadınlara bir çok hak verilmesi talep edilmiştir. Yıllar geçtikçe kadın kitleleri daha organize bir şekilde haklarını savunmaya başlamıştır. Yıl 2021, kadınlar hakları için hala mücadele veriyor…

Kadın, elini değdiği her şeyi güzelleştiren, yaşamayı ve yaşatmanın kıymetini en iyi bilen canlıdır. Çünkü o doğurabilen, doğurduğunu büyüten, kendi sütüyle besleyebilen, seven, koruyup kollayan annedir.

Bazen de doğurmadan sevgisiyle bir çiçek büyütür gibi çocuk büyütendir kadın. En kutsal varlık kadın. Bugün senin gününmüş. Bugün bütün övgüler sana, bütün güzel çiçekler sana, hediyeler sana, peki ya yarın? Yarın, bir sokak başında öldürülebilirsin, yemek yapmadığın için dayak yiyebilirsin, hakaret duyabilirsin, tacize uğrayabilirsin, aşağılanabilirsin… Biz istiyoruz ki, kabul görelim, fikirlerimiz önemsensin, çalışma hayatında cinsiyet ayrımı olmadan çalışalım, özgür bir ortamda yaşayalım istiyoruz.

Giydiğimiz kıyafet yerine fikirlerimiz konuşulsun. Saçı açıkmış, kapalıymış kişisel tercihlerimize saygı duyulsun.

Günümüzde hala kız çocukları eğitim-öğretimden mahrum bırakılıyor. Ailenin sosyo-ekonomik durumuyla da paralel eğer erkek çocuğu varsa öncelik ona veriliyor. “Kız çocuğudur önce ev işlerini öğrensin okul onun neyine” gibi ifadeleri kullandıklarını biliyoruz. Kız çocuklarını okula gönderme ihtiyacını görmeme nedenleri; ekonomik yetersizlik, evlendirme yaşının erken olması, ailedeki çocuk sayısının fazla olması, ev içinde temizlik- yemek işlerini yaptırma düşüncesi, çevrenin kınayacağı gibi geri kalmış düşüncelerdir. Özellikle küçük yaşta evlendirilen kız çocukları okullarından alınıp, evlendiriliyorlar. “Çocuk gelinler”, “çocuk evlilikleri” gibi kavramlar ortaya çıkmaktadır. Kız çocuklarını tabi rica etse bir eşya gibi elden çıkarmak istediklerini görüyoruz. Önüne geçilmesini, kız çocuklarının okumasını, kendi seçtikleri bireylerle evlenmesini temenni ediyoruz.

Toplumlarda, kadınları dışlayan, sert bir duvar gibi olan bir anlayış içindeyiz. Ne yazık ki, her yaptığı eleştirilen, fikir-düşüncesi önemsenmeyen, sözlü-fiziksel-duygusal şiddet ile karşı karşıya kalıyor. Her gün haberlerde duyduğumuz kadın cinayetlerine kulağımızı tıkıyoruz. “Boşanmak istediği için öldürüldü, sesli güldüğü için bıçaklandı, gece vakti tecavüze uğradı” diye daha nice kötü haberleri sürekli ama sürekli duyuyoruz. Failler çoğu zaman ailenin namusunu korumak, bir geleneği uygulamak ya da dini inançlarına bağlı kalmak için kadınları öldürmektedir. Bir kadının yaşamını sonlandırmak demek bir anneyi evlatsız bırakmak, gözü yaşlı çocuklar bırakmak, dostsuz, arkadaşsız bırakmaktır.

Hangi vicdana sığar bir insanın yaşamına son vermek. Hiçbir hayvan eşini öldürmez, saldırmaz. Kadını sadece
kendisinin koruyacağı gibi bir düşünce ile kadının üzerinde domine bir etki yaratmaya başlar. Kıskançlık adı altında her türlü hareketini kısıtlamaya çalışır. Böyle bir düşünce savunulamaz. Her kadın, her kız çocuğu mutlu yaşamayı hak etmektedir. Hiçbir insan kadın bedeni üzerinde söz sahibi olamaz.

Buna ancak kendisi karar verebilir. İster doğurur, ister doğurmaz, ister çalışır, ister çalışmaz, isterse evlenir, isterse bekar kalabilir, isterse herşeyi yapabilir.

Tüm bunlar olup biterken yitip giden canlarımız; Ayşe Palalı, Özgecan Aslan, Pınar Gültekin, Emine Bulut, Ceren Özdemir, Aleyna Çakır, Şule Çet, Ayşe, Fatma, Derya ve daha nicelerini unutmamızı, bir kadın daha ölmesin, canı yanmasın demekten başka bir şey dilemiyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.”

HAZEL YAMAÇ KARA

8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 8 Mart 2021, 11:21

    Kalemine sağlık

    Cevapla
Bizi Takip Edin